
Göz tansiyonu, göz içi sıvısının normalden daha yüksek basınca sahip olması durumudur.
Göz tansiyonunun yükselmesi, optik sinir üzerindeki baskıyı artırabilir ve görme kaybına neden olabilir. Bu makalede, göz tansiyonunun nedir, nedenleri, belirtileri, tedavi seçenekleri ve tedaviye ilişkin önemli bilgiler bulacaksınız.
Göz Tansiyonu Nedir?
Göz tansiyonu, göz içindeki sıvının normalden daha yüksek basınç altında olması durumudur. Göz içi sıvısı, gözün ön ve arka kısmı arasında dolaşan bir sıvıdır ve normalde belirli bir basınç altında tutulur. Ancak bu basınç artarsa, göz tansiyonu olarak adlandırılan bir durum meydana gelir. Göz tansiyonu, optik sinire zarar vererek ve görme yeteneğini etkileyerek ciddi sorunlara yol açabilir.
Glokom, göz içi basıncının artması sonucu optik siniri ve retinayı etkileyen bir göz hastalığıdır. Bu durum, genellikle göz içindeki sıvının normalden daha yavaş drenajı veya aşırı üretimi nedeniyle göz içi basıncının artmasından kaynaklanır. Glokom, tedavi edilmezse kalıcı görme kaybına yol açabilir.
Glokom Tanısı
Glokom her yaş grubunda görülebilir ve hastalıktan kaynaklanan görme kaybını önlemenin en önemli yolu erken tanıdır. Glokomun erken evrelerinde belirgin bir görme kaybı olmadığı için hastalar genellikle bu kaybı fark etmezler. Bu nedenle, düzenli aralıklarla yapılan göz muayeneleri ve tetkiklerin yıllık periyotlarla gerçekleştirilmesi hayati öneme sahiptir. Özellikle 40 yaşından sonra, yaklaşık her 100 kişiden 2,5'unda glokom (göz tansiyonu) riski vardır ve yaş ilerledikçe toplumda glokom görülme riski artar. Glokom, dikkatli bir göz muayenesi ile erken teşhis edilebilir. Bu nedenle, yıllık göz muayeneleri son derece kritiktir.
Glokom Tanısı İçin Kullanılan Yöntemler
Göz İçi Basınç (GİB) Ölçümü: Farklı yöntemlerle yapılır. Bunlar arasında havalı ölçüm, aplanasyon yöntemi ve Tonopen, İcare gibi cihazlarla yapılan ölçümler bulunur. Normalde, toplumda göz içi basınç %98'inde 22mmHg ve altındadır. İki göz arasındaki basınç farkı genellikle 4mmHg'nın altındadır. Ancak tek başına GİB ölçümü, kişinin glokoma sahip olup olmadığını belirtmez.
Kornea Kalınlığı (Pakimetri) Ölçümü: Bazı hastalarda ilaca başlama kararına yardımcı olur. Normalde, ortalama kornea kalınlığı 530 mikron civarındadır. Kornea kalınlığı yüksek olan hastalarda göz tansiyonu ölçümü, normal değerinden yüksek çıkabilir; aynı şekilde, kornea kalınlığı 500 mikrondan düşük olan hastalarda göz tansiyonu normalden düşük çıkabilir.
Gonyoskopi: Glokom muayenesinin önemli bir parçasıdır. Göz suyunun kılcal damarlara boşaldığı bölge olan ön kamara açısının incelenmesini sağlar. Burada yapışıklıklar, daralmalar, yırtıklar gibi değişiklikler tanı ve tedavi sürecini yönlendirir.
Bilgisayarlı Görme Alanı Ölçümü: Glokomun tanısı ve takibinde önemlidir. Glokomdan etkilenen sinir hücrelerine bağlı olarak görme alanında meydana gelen, kişinin farkında olmadığı kayıpları tespit eder.
Optik Sinir Başı, Sinir Lif Tabakası ve Maküler Bölge Analizleri: Glokomda değişimleri hassas olarak saptar. Tanı koyulmuş olgularda hastalıktaki ilerlemeyi tespit eder ve tedaviyi planlar.
Ön Segment Görüntüleme Yöntemleri: Gözün ön kısmındaki değişikliklerin tespiti önemlidir. Gözün ön kısmındaki oluşumların incelenmesi önemlidir.
Diğer Testler: Orbital B Mod ultrasonografi, anjiyografi, elektrofizyolojik testler, mikroperimetri gibi testler ve genel anestezi altında muayene (özellikle bebek hastalar).
Glokom Tedavisi
1. İlaç Tedavisi
Glokomun ilk tedavi aşamasında genellikle ilaçlar kullanılır. Bu ilaçlar, gözdeki sıvı üretimini azaltarak veya çıkışını artırarak göz tansiyonunu düşürmeye yardımcı olur. İlaçlar genellikle göze damla olarak uygulanır ve düzenli aralıklarla kullanılması gerekir. Ancak her hastanın ilaçlara farklı tepki verme olasılığı bulunur ve yan etkileri de gözlemlenebilir. Bu nedenle, doktor hastaya uygun ilacı seçer ve tedavinin etkinliğini izler. İlaç kullanan hastaların düzenli doktor kontrollerine gitmeleri önemlidir, çünkü zamanla ilaca olan yanıt azalabilir ve tedavi planında değişiklikler gerekebilir.
2. Lazer Tedavisi
Lazer tedavisi, glokomun kontrol altına alınmasında önemli bir rol oynar. Acil durumlarda ve kronik glokom vakalarında lazer tedavisi uygulanabilir. Bu tedavi, göz içindeki sıvının dışarı çıkışını kolaylaştırmak için kullanılır. Ayrıca, gözdeki renkli kısmın çevresine uygulanan lazer ile göz suyu üretiminin azaltılması amaçlanır. Lazer tedavisi genellikle ameliyat gerektirmez ve hastaların aynı gün taburcu olmalarına olanak tanır.
3. Cerrahi Tedavi
İlaç veya lazer tedavisi etkili olmadığında veya hastalık ilerlediğinde cerrahi müdahale gerekebilir. Glokomun evresine ve hastanın durumuna bağlı olarak çeşitli cerrahi teknikler kullanılabilir. Örneğin, trabekülektomi adı verilen bir ameliyatla, göz suyunun dışarıya akmasını sağlayacak kanallar oluşturulabilir. Bu cerrahi yöntemler genellikle etkili ve güvenilirdir, ancak her hastaya özgü bir yaklaşım gerektirebilir.
Diğer Tedavi Seçenekleri
Glokom tedavisinde ilaçlar, lazer ve cerrahi dışında da diğer yöntemler kullanılabilir. Nadir görülen glokom tiplerinde farklı cerrahi müdahaleler veya ameliyatlar gerekebilir. Örneğin, vitrektomi veya keratoplasti gibi ameliyatlar glokom tedavisi ile birlikte uygulanabilir.
Glokom Tipleri
Açık Açılı Glokom
Açık açılı glokom, en yaygın görülen glokom türlerinden biridir. Genellikle ileri yaşlarda (50-60 yaş) ortaya çıkar. Bu tür glokomda, drenaj açısının zamanla fonksiyonunun azalması ve göz içi sıvısının yeterince boşalamaması nedeniyle göz içi basıncı (göz tansiyonu) artar ve göz sinirinde hasara yol açar. Normalde göz tansiyonu, çoğu insan için 12-20 mm Hg aralığındadır, ancak glokom hastalarında bu değer genellikle 20 mm Hg'nin üzerindedir. Ancak, göz siniri yapısı hassas olan bazı kişilerde, normal göz tansiyonu değerlerinde bile görme siniri hasarı görülebilir.
Göz tansiyonu yüksek olup glokom hasarı henüz gelişmemiş kişiler, oküler hipertansif olarak kabul edilirler. Glokomdan kaynaklanan göz siniri hasarı tespit edilen hastaların tedavi edilmesi önemlidir. Glokom maalesef belirti vermez. Erken evrelerde merkezi görme etkilenmediği için hastalar genellikle görme kaybını fark etmezler. Bu nedenle, 40 yaş civarında göz taraması yaptırmak ve 50'li yaşlardan itibaren yılda bir göz muayenesi olmak önemlidir.
Başlangıçta, bölgesel görme alanında kayıplar meydana gelir ve hastalık ilerledikçe bu alanlar geniş görme alanı kayıplarına dönüşebilir. Görme siniri tamamen hasar gördüğünde ise körlük meydana gelir.
Dar Açılı Glokom
Dar açılı glokom, daha az yaygın bir glokom türüdür. Genellikle hipermetroplarda (uzak görme kusuru olanlarda) daha küçük gözlerde görülür. Bu tip glokomda, iris dokusu (gözün renkli kısmı), drenaj açısına çok yakın bir pozisyonda yer alır ve bu açıyı kapatır.
Drenaj açısının kapanmasıyla, göz içindeki sıvının dışa akışı engellendiğinden, göz tansiyonu ani bir şekilde 40-50 mmHg'ye kadar yükselir. Bu durum oldukça ağrılıdır ve bulantı-kusma gibi semptomlarla birlikte görme bulanıklaşabilir. Bu acil bir durumdur ve tedavi edilmezse kalıcı körlüğe neden olabilir. Dar açılı glokomun bazı vakalarında açı kapanması yıllar içinde yavaşça gelişebilir.
Sorularınız için bize yazın
Suspendisse dictumst ullamcorper dolor
nisl consectetur diam vitae.
Hasta Yorumları
Sizlerin görüşleri bizler için çok değerli...
Katarakt ameliyatım sayesinde yeniden net görmek harika bir his; Meridyen Göz ailesine minnettarım.

Zeynep A*****
Katarakt
Lazer tedavisi ile gözlüklerime veda ettim, işlem çok konforluydu ve sonuç mükemmel!

Mehmet E****
Lazer Tedavisi
Göz kuruluğu şikayetim için uygulanan tedavi kısa sürede fark yarattı; doktorum çok ilgiliydi.

Ayşegül D****
Göz Kuruluğu
